Neden İznik?
Tarih ve doğanın buluştuğu şehir!
İznik, Türkiye’nin Marmara bölgesinde yer alan, adını doğusundaki İznik Gölü’ne vermiş, gölün çevresinde oluşturduğu mikro klimasıyla öne çıkan, aynı zamanda tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle de dikkat çeken güzide bir şehrimizdir. İznik Gölü önemli bir su ve gıda kaynağı da olduğu için çevresi tarih öncesinden beri çeşitli yerleşimlere ev sahipliği yapmıştır. Menteşe, Ilıpınar, Üyücek ve Karadin gibi yerleşimlerin varlıkları bilinmekle birlikte, sadece Menteşe ve Ilıpınar’da arkeolojik kazılar gerçekleştirilmiştir. Yapılan kazılar sonucunda milattan önce 6.000 yılına kadar uzanan yerleşimlere rastlanmıştır. Bölgede milattan önce 4. yüzyılda yeni bir yerleşim kurulmuştur. Başlangıçta bu yerleşim farklı bir isimle anılmış, daha sonra yeni kurucunun eşinin adından esinlenerek “Nikaia” olarak adlandırılmıştır. Zaman içinde bu isim “eis Nikaia” yani “Nikaia’ya” anlamına gelirken, 1331’deki Osmanlı fethinin ardından İsnikaia olarak değiştirilmiş ve son olarak günümüzdeki adına, İznik’e, dönüşmüştür.
İznik’in kurulduğu dönemden itibaren surlarının varlığı bilinmektedir. Günümüzde görülen sur, 1065 yılındaki büyük depremde hasar görmesine karşın uzun bir süre daha işlevini sürdürmüştür. Surun dört ana kapısından üçü varlığını sürdürürken bunlar üzerinde yer alan kitabelerden de kentin geleneksel kuruluşu öğrenilebilmektedir.
Başlangıçta Nikomedia (günümüzde İzmit) ile Bithynia eyaletinin başkenti olmak için mücadele eden İznik, İzmit’in denize doğrudan bağlantısı sebebiyle geride kalmıştır. Romalıların bölgede hakimiyet kurmalarının ardından yaptıkları dini yapılardan geriye iz kalmazken tiyatro binası hâlen varlığını sürdürmektedir. Bizans’ta (Doğu Roma İmparatorluğu) Hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla beraber hem dini yapılar hem de kamu binaları farklılık göstermeye başlamıştır. Günümüze ulaşan çok sayıda yapı bu dönemde inşa edilen kiliselerdir. Aynı zamanda, dönemin önemli olayı 325 tarihli 1. Ekümenik konsili de İznik’te toplanmış ve bu nedenle İznik, Vatikan’ın kutsal saydığı şehirlerden biri sayılmıştır.
1071 yılındaki Malazgirt Savaşı’nın ardından İznik, 10 yıl gibi bir sürede Türkler tarafından fethedilmiş ve Anadolu’daki ilk Türk başkenti olmuştur. Lakin Selçuklu döneminden günümüze sadece birkaç mezar taşı kalmıştır.
İznik, 13. yüzyıl başında Haçlıların İstanbul’u ele geçirmesinin ardından sürgün bir hükümete başkentlik yapmış ve bu dönem 60 yıl sürmüştür. İstanbul tekrar Bizans tarafından ele geçirilince İznik’teki sürgün hükümet İstanbul’a geri dönmüştür.
Osmanlı İmparatorluğu kuruluş aşamasındayken İznik fethedilmiş, sonrasında Çandarlılar gibi önemli Osmanlı idarecileri burada yetişmiştir. İznik, her dönemden devraldığı mimari mirası ile bir açık hava müzesi niteliği taşır. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarının arkeolojik ve etnografik kalıntıları şehirde bütünleşmiştir.
İznik aynı zamanda ilim ve tasavvuf geleneği açısından da zengin bir geçmişe sahiptir. Osmanlı Devleti’nin ilk medresesi olan İznik’teki Orhâniye Medresesi, Davud Kayseri gibi önemli ilim ve tasavvuf alimlerine ev sahipliği yapmıştır. Şeyh Kutbüddin İznikî, Eşref Baba, Sancaktar Baba, Sarı Saltuk Gazi ve Abdulvahap Sancaktari gibi dinî, ilmî ve tasavvufî kişilerin istirahatgahı bu şehirdedir.
İznik’in toprağının kendine has yapısı sebebiyle çinicilikte tarih boyunca önemli şehirlerden biri olmuştur. Roma ve Bizans dönemlerinde çini üretimi yapılan bu şehir, 16. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin de güçlenmesi ve yeni yapıların ortaya çıkmasıyla çinicilikte en ihtişamlı günlerini yaşamıştır. Bu dönemde yapılan Süleymaniye Camii ve Selimiye Camii gibi eserlerde İznik çinisiyle süslemeler bulunmaktadır. Bugün hâlâ dünyaca ünlü, el işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilen İznik çinileri bu şehirde üretilmektedir.
İznik, sadece tarihi ve kültürel zenginlikleri ile değil, aynı zamanda doğal güzellikleri ile de ünlüdür. İznik Gölü’nün çevresine özel sağladığı mikro klima, şehrin coğrafi konumu ve toprak özellikleri sebebiyle İznik, tarih boyunca önemli bir tarım merkezi olmuştur. Şehrin çevresinde her türlü sebze ve meyve yetişir. İznik, adeta bir sebze ve meyve ambarı gibidir. Göl aynı zamanda kuş gözlemcileri için de bir cennettir. Özellikle göç mevsimlerinde birçok kuş türü bu bölgeye gelir ve gölün etrafındaki doğa rezervleri kuşların barınması ve beslenmesi için mükemmel bir ortam sunar. Kent, yaz-kış demeden bereket saçan toprakları, zeytinlikleri, bağları ve bahçeleri ile adeta bir cenneti andırır.
Sonuç olarak, İznik tarihi, kültürel mirası, doğal güzellikleri, çinicilik geleneği, tarım potansiyeli ve ilim ve tasavvuf geçmişiyle Türkiye’nin özel bir şehridir. Cantemir Orchard, İznik’ten ilham alır ve bu eşsiz lezzeti sizlere sunar.